Yeni yıl gecesi…
İster şükredersin, ister küfredersin.
İster dua edersin, ister çay içersin.
İster evinde oturursun, ister eğlenirsin.
Ama şunu netleştirelim: O gecenin dinle bir ilgisi yok.
Noel, Hristiyanlara ait bir dini bayramdır ve 25 Aralık’ta kutlanır. Bu, Hristiyan dünyasını ilgilendirir. Eğer insani değerlere saygılıysan, bir Hristiyan komşun varsa tebrik edersin; yoksa da susar, işine bakarsın. Kimse kimseye inancını dayatmak zorunda değildir.
Ancak Türkiye’de kutlanan Noel değil, yılbaşıdır.
31 Aralık gecesi kutsal bir gece değildir; yılın son gecesidir.
1 Ocak ise yeni bir takvimin başlangıcıdır. Bu kadar.
Yılbaşı gecesi;
İsteyen Kur’an okur,
İsteyen çay içer,
İsteyen alkol alır,
İsteyen evinde parti verir,
İsteyen dışarı çıkar,
İsteyen eğlenir,
İsteyen evinde kalır.
Bu, kimsenin inancını sorgulama hakkı vermez.
Yeni yıl, tüm insanlığın ortak sevincidir.
Bölmek, ayrıştırmak, “biz ve onlar” diye ayırmak kimseye bir şey kazandırmaz.
Bir de şu mesele var…
Her yıl aynı tartışma, aynı bağırış, aynı hedef: Noel!
Oysa bir kere de şunları yazın;
Müslüman çalmaz.
Müslüman dolandırmaz.
Müslüman adam kesmez.
Müslüman yetim hakkı yemez vb.
Ama nerede?
Kolay olan Noel’e saldırmak.
Zor olan ahlakı, adaleti, vicdanı savunmak.
Bir kez daha hatırlatalım;
Noel, Hristiyanların çoğu tarafından 25 Aralık’ta kutlanır.
24 Aralık Noel arifesiyle başlar, bazı ülkelerde 26 Aralık’a kadar sürer.
Doğu Ortodoks Kiliseleri (Ermeni Kilisesi) ise Jülyen takvimine göre 6 Ocak’ta Noel’i kutlar.
Yani 1 Ocak sadece ve sadece yılbaşıdır.
Ne dini bir ritüeldir,
Ne de bir inanç dayatmasıdır.
Takvimi düşmanlaştırarak dindarlık olmaz.
İnsanları ayırarak ahlak savunulmaz.
Yeni yıl geliyor.
Dileyen sevinsin, dileyen suskun kalsın.
Ama kimse kimsenin yaşamına, inancına, tercihlerine parmak sallamasın.
Çünkü mesele yılbaşı değil;
Mesele tahammül.